Yönetim Kurulunda Temsil Hakkı

ÖZET

Yönetim kurulunda temsil edilme hakkı,  6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu döneminde yasal bir zemini olmamasına rağmen Yargıtay’ın yerleşik içtihatları doğrultusunda “grup imtiyazı” olarak kabul edilmekte idi. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile getirilen yeniliklerden birisi olan 360. Madde ile Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ile kabul edilen yönetim kurulunda temsil edilme hakkı yasal bir zemine kavuşmuş oldu. Bu düzenleme ile 6762 sayılı mülga kanun döneminde imtiyazın ancak paya tanınabileceği yönündeki anlayışın aksine bu hakkın, belirli pay gruplarına, özellik ve nitelikleri ile belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine ve azlığa tanınabileceği ifade edilmiştir. Madde hükmünde bu hakkın imtiyaz niteliğinde olduğu açıkça düzenlenmiş olup esas sözleşmede düzenlenmek koşuluyla bu haktan yararlanılmasına imkân tanınmaktadır.

İsviçre Borçlar Kanunu Md.709’dan etkilenerek düzenlenen Türk Ticaret Kanunu Md.360, İsviçre düzenlemesinden farklılıklar içermektedir. En önemli fark ise İsviçre Borçlar Kanununda emredici nitelikte düzenlenen hükmün, Türk Ticaret Kanununda esas sözleşmede düzenlenmesi şartıyla şirketlerin tasarrufuna bırakılmasıdır.

TTK Md.360 kapsamında hakkın tanınması iki yol ile mümkündür. Buna göre esas sözleşmede yönetim kurulu üyelerinin, belirli pay grupları, özellik ve nitelikleri ile belirli bir grup oluşturan pay sahipleri ve azlık arasından seçileceği kararlaştırılabileceği gibi, bu gruplara aday önerme hakkı da tanınabilir.  Haklı bir neden olmaksızın genel kurulun, esas sözleşme ile tanınan bu hakkın kullanılmasına engel nitelikle kararlar alması durumunda, genel kurul kararının iptali söz konusu olabilecektir.

Anahtar Kelimeler: 6102 sayılı TTK, Temsil Edilme Hakkı, İmtiyaz, Yönetim Kurulu

I.              6102 SAYILI TÜRK TİCARET KANUNU ÖNCESİNDE DURUM

Belirli grupların yönetim kurulunda temsiline ilişkin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu öncesinde yasal bir düzenleme bulunmamaktaydı. Yargıtay tarafından, yerleşik içtihatlarında da görüleceği üzere, belirli grupların yönetim kurulunda temsil edilmesi hakkı “grup imtiyazı” başlığı altında kabul edilmekte idi. Bu doğrultuda Yargıtay 11. Hukuk dairesi 1992/6626 E. 1993/6317 K. Sayılı kararında “ Genel olarak, TTK’nın 401. Maddesi uyarınca imtiyazın paya bağlanması icap etmektedir. Ne var ki, belli bir pay grubuna tanınan üstün hakta imtiyaz olarak nitelendirilmektedir ve imtiyazların korunması sistemine tabi tutulmaktadır.”  şeklinde ifade etmiştir. Ancak kanununda açıkça bir düzenleme olmadığından bu hakkın niteliği kapsamında doktrinde tartışmalar söz konusu idi. 6012 sayılı TTK’nın 360. Maddesi ile getirilen düzenleme doğrultusunda yönetim kurulunda temsil edilme hakkı yasal bir zemine kavuşmuş olup hakkın niteliği açık bir şekilde ifade edilmiştir.[1]

II.            6102 SAYILI TÜRK TİCARET KANUNUNUN 360. MADDESİ İLE GETİRİLEN DÜZENLEME

6012 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile mülga Ticaret Kanununda bulunmayan yeni düzenlemeler getirilmiş olup “belirli grupların yönetim kurulunda temsil edilmesi” başlıklı 360. Madde de bu yenilikler arasındadır. Mülga Türk Ticaret Kanununda karşılığı bulunmayan düzenleme şöyledir;

“(1) Esas sözleşmede öngörülmek şartı ile belirli pay gruplarına, özellik ve nitelikleriyle belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine ve azlığa yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınabilir. Bu amaçla, yönetim kurulu üyelerinin, belirli bir grup oluşturan pay sahipleri, belirli pay grupları ve azlık arasından seçileceği esas sözleşmede öngörülebileceği gibi, esas sözleşmede yönetim kurulu üyeliği için aday önerme hakkı da tanınabilir. Genel kurul tarafından yönetim kurulu üyeliğine önerilen adayın veya hakkın tanındığı gruba ve azlığa mensup adayın haklı bir sebep bulunmadığı takdirde üye seçilmesi zorunludur. Bu şekilde tanınacak temsil edilme hakkı, halka açık anonim şirketlerde yönetim kurulu üye sayısının yarısını aşamaz. Bağımsız yönetim kurulu üyelerine ilişkin düzenlemeler saklıdır.

(2) Bu maddeye göre yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınan paylar imtiyazlı sayılır.”[2]

Bu madde kapsamında mülga kanunda olmayan yeni bir imtiyaz hakkına yer verilmiş, böylelikle belirli pay gruplarına, özellikleri ve nitelikleri ile belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine ve azınlığa yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınmıştır.

Düzenleme ile bu üç gruba yönetim kurulunda temsil hakkı tanınması açıkça bir imtiyaz olarak nitelendirilmiş ve maddenin ikinci fıkrasında yer verilmiştir. Madde hükmünde de görüleceği üzere ilgili düzenlemenin esas sözleşmede yer alması ve hakkın tanındığı grubun somut bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir.

III.          YÖNETİM KURULUNDA TEMSİL EDİLME HAKKINA SAHİP GRUPLAR

A.            BELİRLİ PAY GRUPLARI

Belirli pay grubundan ne anlaşılması gerektiği 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda net bir şekilde düzenlenmemiştir. Mülga Türk Ticaret Kanununun 401. Maddesinde “ bazı nev’i hisse senetleri” ifadesi ile imtiyazın yalnızca paya tanınabileceği kuralı,  6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu Md. 360 hükmü ile genişletilmiştir. Yeni düzenleme ile pay ile birlikte özellik ve nitelikleri ile belirli grup oluşturan pay sahipleri olarak genişletilmiştir. Belirli pay grubu ile ifade edilmek istenilen, esas sözleşmede belirtilen ortak özelliklere sahip kişileri ifade etmektedir.[3]

ÇAMOĞLU belirli grup kavramının, esas sözleşme ile belirlenen ve aralarında ortak bağ bulunan pay sahiplerinden, TEKİNALP ise paylara tanınan imtiyazlarla meydana gelen gruplar şeklinde tanımlamaktadır.

Yönetim kurulunda temsil hakkını düzenleyen 360. Md. hükmü incelendiğinde pay gruplarına yönelik herhangi bir rakamsal oran öngörülmediğinden sayısal büyüklük değerlendirme kapsamında olmayacaktır. Hakkın tanınabilmesi için tek bir pay dahi yeterlidir.[4]

B.            ÖZELLİKLERİ VE NİTELİKLERİ İLE BELİRLİ BİR GRUP OLUŞTURAN PAY SAHİPLERİ

Esas sözleşmede düzenlenen, özellikleri ve nitelikleri ile belirli grup oluşturan pay sahipleri ise aynı sıfatı taşıyan pay sahipleri şeklinde ifade edilebilir. Belirli grup oluşturan pay sahipleri meslekler veya işletme konuları gibi ölçütlerle kolaylıkla belirlenebileceği gibi şirketin işçileri, bayileri veya aynı ailenin üyeleri gibi aynı sıfatı taşıyan kişilerden de oluşabilir.

Belirli pay grubu üyelerinin paylarını devretmeleri durumunda, yeni pay sahipleri aynı özellik ve niteliklere haiz değilse bu imtiyaz hakkından yararlanamayacaktır. Esas sözleşmede belirtilen özellik ve niteliklere sahip olan pay sahibi daha sonra bu özelliklerini kaybederse yine yönetim kurulunda temsil hakkından yararlanamayacaktır. Bu durumda pay sahibinin yönetim kurulunda temsili de oy hakkı ile sınırlı olmak üzere devam edecektir. Ancak imtiyaz hakkı esas sözleşme çerçevesinde geçerliliğini koruduğu takdirde, bu özellik ve nitelikleri taşıyan yeni pay sahipleri de bu haktan yaralanabilecektir. [5]

C.            AZINLIK

Türk Ticaret Kanunun Md. 401, Md 420, Md 439, Md.531, Md.509. maddelerinde azınlık kavramı düzenlenmiştir. Bu maddeler ışığında azınlık, esas sözleşmede daha alt bir oranın kabulü de kararlaştırılabilmekle birlikte, sermayenin yüzde onunu ve halka açık anonim şirketlerde sermayenin yüzde beşini oluşturan pay sahipleri olarak tanımlanmaktadır. TTK Md. 360/1 de Yönetim kurulunda temsil edilme hakkından yararlanabilmesi açısından kastedilen azınlık ise, Türk Ticaret Kanununda belirli hakların kullanılması doğrultusunda tanımlanan azınlık değildir. Madde kapsamında belirtilen azınlık kavramı hakkında somut ve ölçütlerinin belirlenebildiği bir tanımlamanın yapılabilmesi çok zor olduğundan, yönetim kurulunda temsil hakkına yönelik azınlık kavramına esas sözleşmede tanımlanarak yer verilmesi tavsiye edilmektedir. Azınlığın belirlenmesinde yüzdelerin anılmasının yeterli olamayabileceği, bu sebeple pay senedi numaraları ve sayılarının ayırt edilebilirlik yönünden daha iyi bir ölçüt olabileceği önerilmiştir. [6]

Ancak bu şekilde nitelendirilmesi azınlığı, kurumsal yönetim ilkeleri açısından korunması gereken azınlık kavramından uzaklaştırmakta olup tanınan hakkın yalnızca önceden belirlenen pay sahipleri tarafından kullanılmasına yol açmaktadır. Dolayısıyla, esas sözleşmede belirli oranlarda ya da miktarlarda sermayeyi temsil eden pay sahiplerine yönetim kurulunda temsil hakkının tanınmasının kanunun amacına daha uygun düşeceği ancak kanun metninde açıkça hakkın tanındığı payların imtiyazlı paylar olarak belirtilmesinin bu imkânı ortadan kaldırdığı ifade edilmiştir.[7]

1.             TTK Md.360 Anlamında Azınlık Kavramının Belirlenmesi

İsviçre Borçlar Kanununda yönetim kurulunda temsil hakkı, bir imtiyaz değil, grup hakkı olarak ifade edilmektedir. Ancak Türk Ticaret Kanunun ilgili maddelerinde düzenlenen azınlık tanımının yönetim kurulunda temsil hakkı açısından kabulü, bu hakkın açıkça imtiyaz olarak belirtildiği TTK Md.360 hükmü açısından mümkün değildir. Gerekçede de belirtildiği üzere yüzdelerin anılmasının, esas sözleşmede düzenlenerek yönetimde temsil hakkı tanınması durumunda yeterli olmayacağı öğretide ifade edilmektedir.  Çünkü genel kurulun, esas sözleşme değişikliğine gitmesi durumunda imtiyazlı pay sahiplerinin toplanması gerekecek ve azınlığın somut ve ölçütleri belirli bir şekilde tanımlanmaması sonucunda kimlerden oluştuğu belirsiz imtiyazlı pay sahipleri özel kurulu toplanamayacaktır.[8]

ÇAMOĞLU, azınlığı esas sözleşmede düzenlenen oranda payı temsil eden bir veya birden fazla pay sahipleri olarak tanımlamaktadır.[9] Örneğin, %30 oranındaki azınlığa esas sözleşme ile temsil hakkı tanınmış ise, bu hakkın, temsil edilme hakkından yararlanmak amacıyla hareket eden herhangi bir değişken içerikli %30 pay sahibi grubu tarafından kullanılabileceğini, %30’un kimlerden oluştuğunun esas sözleşmede somut olarak tanımlanması halinde ise azınlıktan değil, temsil hakkı tanınan bir gruptan söz edilebileceğini ifade etmektedir.

Esas sözleşmede azınlık olarak tanımlanan tek bir gruptan bahsedildiği takdirde yönetim kurulunda temsil hakkı bakımından herhangi bir uyuşmazlık söz konusu olmayacaktır. Çünkü bu durumda haktan yararlanacak pay sahiplerinin kim olduğu doğrultusunda bir şüphe söz konusu değildir. Ancak esas sözleşmede azınlık olarak tanımlanmış birden çok grubun bulunması halinde ise sorun, birden çok azınlık grubunun bir araya gelerek tek bir üye belirlemeleri veya belirlenen adaylar arasından genel kurulun seçim yapacağı doğrultusunda bir düzenleme ile çözülebilecektir. Fakat bu durumda yönetim kurulu üye sayısının buna göre belirlenmiş olması da gerekecektir. Kaldı ki payların devri söz konusu olduğunda azınlık grupların sayısı değişebileceğinden, yönetim kurulu üye sayısının önceden belirtilmiş olmasının da bir önemi kalmayacak, esas sözleşme değişikliğine gidilmesi gerekecek ve sorun daha karmaşık hale gelecektir.

Sorunun çözümü için öğretide ULUSOY tarafından ifade edilen “fiili azınlık” kavramından yola çıkılması önerilmiştir. Buna göre önceden belirlenmemiş, her yönetim kurulu seçimlerinde farklı pay sahiplerinden fiilen oluşturulan azınlık pay sahipleri TTK Md. 360 anlamında azınlık olarak kabul edilmelidir. Görüşe göre fiili azınlık pay sahipleri “ Önceden esas sermayenin veya toplam oy sayısının belirli bir oranı olarak veya payların nominal değerine göre tespit edilemeyen, ancak fiili duruma göre genel kurulda mevcut ya da kullanılan oyların belirli bir oranı olarak tespit edilebilen, her somut olayın fiili koşullarına göre esas sermayedeki ve tüm oy haklarındaki oranları değişebilen azınlığı ifade eder. Bu anlamda en az üç yönetim kurulu üyesi seçiminin yapılacağı genel kurul toplantısında, ilk iki oylamada kullanılan oyların üçte biri şirketteki toplam oyların veya esas sermayenin %33’ünü oluşturabileceği gibi %1’ini de oluşturabilir.”

2.          Temsil Hakkının Azınlık Hakkı Olarak Kabulü Ve İmtiyaz Olması

Azınlığa TTK Md. 360 kapsamında tanınan yönetim kurulunda temsil edilme hakkının azınlık hakkı olup olmadığı konusunda öğretide bir görüş birliği bulunmamaktadır. Bir görüşe göre yönetim kurulunda temsil edilme hakkı esas sözleşmede düzenlenmek şartıyla tanınan bir azınlık hakkıdır. Aksi görüş ise kanun koyucunun TTK Md.360 düzenlemesi ile amacının üçüncü bir grup oluşturmak değil azınlığa böyle bir hakkın tanınmasının önünü açmak olduğunu belirtmektedir. Bu görüşe göre belirli pay grupları ve özellikleri ve nitelikleri sebebiyle belirli bir grubu oluşturan pay sahipleri yöntemiyle de azınlığa bu hakkın tanınabileceği ifade etmektedir. [10]

IV.          TEMSİLCİ YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN BELİRLENMESİ

A.            YÖNETİM KURULU ÜYELİĞİ İÇİN GENEL KURULA BAĞLAYICI ADAY ÖNERİLMESİ

Yönetim kurulu üyeliği için genel kurula bağlayıcı aday önerme hakkı tanınması yönteminde, genel kurulun seçeceği kişi belirli pay grubu, özellik ve nitelikleri ile belirli bir grup oluşturan pay sahipleri veya azlık tarafından belirlenir. Bu sebeple ilgili paylar tek bir kişiye ait olmadığı takdirde hakkın tanındığı pay sahipleri bir toplantı yaparak genel kurula aday önermek zorundadır. Ancak TTK Md. 360 kapsamında bu toplantıya ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.[11]Bu sebeple toplantıya çağrı usulü, yetki, süre gibi konularda hakkın ve toplantının niteliğine uygun düştüğü takdirde Genel Kurul (TTK Md. 410) ve İmtiyazlı Pay Sahipleri Özel Kurulu (TTK Md. 454) ile ilgili düzenlemeler kıyasen uygulanmalıdır. Ancak aday önerme toplantısında imtiyazlı pay sahipleri özel kuruluna ilişkin toplantı ve karar nisapları uygulanmamalıdır. Çünkü bu nisaplar yönetim kurulunda temsil hakkı tanınmak suretiyle imtiyazlı pay sahiplerinin haklarını ihlal edecek nitelikte ağırlaştırılmış nisaplar olup kanun koyucunun amacı ile bağdaşmayan sonuçlar doğuracaktır. Bu sebeple toplantı ve karar nisapları ile ilgili olarak TTK Md.418 de düzenlenen adi toplantı nisaplarının kıyasen uygulanması ve oyların çoğunluğu ile karar alınması TTK Md. 360 hükmünün amacına daha uygundur.[12]

B.            YÖNETİM KURULU ÜYESİNİN BELİRLİ PAY SAHİPLERİ ARASINDAN SEÇİLMESİ

Yönetim kurulu üyelerinin belirli pay grubu, özellik ve nitelikleri ile belirli bir grup oluşturan pay sahipleri veya azlık arasından seçilmesi yönetiminin uygulanması daha kolaydır. Bu yöntemde genel kurula aday önerme hakkı tanınmadığından, toplantı yapılması gerekliliği de bulunmamaktadır. Bu yöntemde oy çoğunluğunu elinde bulunduran pay sahibi ya da pay sahipleri, yönetim kurulu üyeliği konusunda aranan diğer şartları da bulundurması koşulu ile belirli pay grubu, özellik ve nitelikleri ile belirli bir grup oluşturan pay sahipleri veya azlık arasından tercih ettiği pay sahibini üye olarak seçmektedir.[13] Ancak bu konuda doktrinde görüş ayrılıkları bulunmaktadır. Bir görüşe göre pay sahipleri oy birliği ile aralarından bir kişinin üye seçilmesini önerdiği halde, genel kurul başka bir kişiyi üye seçerse somut olayın taşıdığı koşullar çerçevesinde genel kurul kararının dürüstlük kuralına aykırılığı gündeme gelecek ve kararın iptali söz konusu olabilecektir.[14] Diğer bir görüşe göre, yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınmış olan belirli gruptaki pay sahipleri zorunlu olmasa dahi kendi aralarında yapacakları bir toplantı ile adaylarını belirleyip genel kurula önerseler bile genel kurulun önerilen adayı seçme zorunluluğu yoktur. Genel kurul aynı grup pay sahipleri arasından aday olan veya önerilen üye dışında başka bir üyeyi seçebilir. Önemli olan esas sözleşmede hakkın tanındığı gruptan bir üyenin seçilmiş olmasıdır.[15]

V.            TEMSİLCİ YÖNETİM KURULU ÜYELİĞİNİN BOŞALMASI

Yönetim kurulunda temsil hakkına yönelik TTK Md.360 uyarınca yönetim kurulunda temsilci olarak seçilen üyenin, görev süresi sona ermeden istifa etmesi, ölümü veya TTK Md. 363/2 de yer alan iflası, ehliyetinin kısıtlanması, üyelik için gerekli kanuni şartları veya esas sözleşmede öngörülen nitelikleri kaybetmesi durumunda üyelik boşalmış olacaktır. TTK Md 363 “Üyeliğin Boşalması” başlıklı düzenlemeye göre “…herhangi bir sebeple bir üyelik boşalırsa, yönetim kurulu, kanuni şartları haiz birini, geçici olarak yönetim kurulu üyeliğine seçip ilk genel kurulun onayına sunar. Bu yolla seçilen üye, onaya sunulduğu genel kurul toplantısına kadar görev yapar ve onaylanması hâlinde selefinin süresini tamamlar.”

Ancak TTK Md. 360 uyarınca temsilen seçilen üye için böyle bir durumun söz konusu olması halinde, belirtilen grupların temsil hakkı kullanılmaz hale gelecek olup bu durumda izlenecek yol ile ilgili madde kapsamında herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.

Böyle bir durumda önerilecek ilk yol şirket esas sözleşmesinde TTK Md.360 doğrultusunda bir hükme yer verilmese bile, yönetim kurulu üyeliğinin boşalması durumunda olağanüstü genel kurul toplantısının yapılacağı yönünde bir hükme yer verilmesi olabilir. Aksi takdirde TTK Md. 363 gereği yönetim kurulu boşalan üyenin yerine yeni bir üye seçebilecektir. Öğretide önerilen bir diğer çözüm ise bir kişilik yönetim kurulu üyeliğine yedek üye ile birlikte iki ismin önerilmesi, üyeliğin boşalması durumunda yedek üyenin göreve getirilmesi şeklindedir.

VI.          YÖNETİM KURULUNDA TEMSİL EDİLME HAKKININ İHLALİ

TTK Md.360’a göre “…Genel kurul tarafından yönetim kurulu üyeliğine önerilen adayın veya hakkın tanındığı gruba ve azlığa mensup adayın haklı bir sebep bulunmadığı takdirde üye seçilmesi zorunludur.” Söz konusu zorunluluk, her ne kadar yönetim kurulu üyelerinin seçimi, genel kurulun devredilemez görev ve yetkileri arasında olsa da, seçim serbestisine sınırlama getirmektedir. Bu madde doğrultusunda genel kurul sadece haklı bir sebebin varlığı durumunda önerilen aday ya da ilgili gruba dâhil pay sahipleri arasından seçim yapmayabilecektir. Haklı sebep kanundan ya da esas sözleşmeden kaynaklanabilir. Yönetim kurulunda temsile yönelik öngörülen niteliklere haiz olmayabileceği gibi şirket menfaatleri ile örtüşmeyen haklı sebeplerin varlığı da söz konusu olabilir.

Herhangi bir haklı sebep olmaksızın önerilen üye veya esas sözleşme ile imtiyaz hakkı tanınan ilgili gruptan bir üyenin seçilmemesi durumunda genel kurul kararının iptali gündeme gelebilecektir. İptal davasında mahkeme, genel kurul kararına dayanak oluşturan haklı bir sebebin olup olmadığını inceleyecektir. Mahkemenin vereceği iptal kararının, önerilen üyenin seçilmesi anlamına geleceği doğrultusunda görüşler ileri sürülse de iptal davalarının inşai niteliği göz önünde bulundurulduğunda mahkeme kararının reddedilen üyenin seçilmesi anlamına gelmediği yönündeki görüş daha yerinde olacaktır.

Yönetim kurulunda temsil edilme hakkının ihlali çağrı usulsüzlüğü şeklinde de meydana gelebilir. Daha önce de belirttiğim üzere TTK Md. 360 kapsamında usule yönelik herhangi bir hüküm bulunmamasına rağmen uygun düştüğü ölçüde TTK Md. 410 ve TTK Md. 454 ile ilgili düzenlemeler kıyasen uygulanmalıdır. Böyle bir durumda toplantı çağrısının yönetim kurulunda temsil edilme hakkı sahiplerinin haklarını kullanamayacakları şekilde yapılmasıyla, esas sözleşme ile tanınan hak kısıtlanmış ya da hiç kullandırılmamış sayılacaktır. Çağrı usulsüzlüğü de yönetim kurulunda temsil edilme imtiyaz hakkının kullanımını engellediğinden, genel kurul kararının iptali söz konusu olacaktır.[16]

VII.        TEMSİLCİ OLARAK SEÇİLEN YÖNETİM KURULU ÜYESİNİN HUKUKİ DURUMU

Öğretide TTK Md.360 doğrultusunda seçilen yönetim kurulu üyelerin, imtiyaz hakkı tanınan menfaat temsilcileri olmadığı, yönetim kurulunun diğer üyeleri gibi asıl amaçlarının şirketin ve tüm ortakların çıkarlarını korumak ve gözetmek olduğu vurgulanmaktadır.

Yine TTK Md. 360 doğrultusunda seçilen yönetim kurulu üyesi ile imtiyaz hakkı tanınan ilgili grup arasında sözleşme ilişkisi bulunmaması sebebiyle imtiyazlı pay sahiplerinin temsilci üyeye talimat vermeyeceği öğretide savunulmuştur.[17]

Seçilen yönetim kurulu üyesi inançlı yönetim kurulu üyesi olarak değerlendirilebilir mi? İnançlı yönetim kurulu üyesi “ Çeşitli sebeplerle şirket yönetim kurulunda bizzat yer almak istemeyen veya hukuken yer alması mümkün olmayan menfaat sahiplerinin anonim şirket yönetim kurulunda temsil edildiği kurum” şeklinde tanımlanmıştır. İnançlı yönetim kurulu üyesi ile onu seçenler arasında bir sözleşme ilişkisi söz konusudur ve menfaat sahipleri üye aracılığıyla şirketteki çıkarlarını koruyarak şirket yönetimine yön verir. Ancak bu sözleşme, yönetim kurulu üyesinin şirkete karşı yükümlülüklerinde herhangi bir değişiklik meydana getirmemektedir. İnançlı üye de diğer yönetim kurulu üyeleri ile birlikte şirket menfaatleri doğrultusunda üzerine düşeni yapmakla yükümlüdür.[18]

            TTK Md.360 kapsamında yönetim kuruluna seçilen kişinin seçilme sebebi ise sözleşme ilişkisi değil esas sözleşmede düzenlenmek koşuluyla kanunen tanınan bir temsil edilme hakkıdır. Yönetim kuruluna seçilen üyenin, onu seçen pay sahiplerinin talimatlarına uyma zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu sebeple temsilci yönetim kurulu üyesinin, inançlı yönetim kurulu üyesi olduğunu söylemek mümkün değildir.

KAYNAKÇA

Çamoğlu, Ersin, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununda Anonim Ortaklık Yönetim Kurulunda Belirli Grupların Temsili, arslanlibilimarsivi.com

Ediğ, Esra, 2017, Terazi Hukuk Dergisi, Belirli Gruplar ve Azınlığı Yönetim Kurulunda Temsili, S:125 C:12, syf 14-27

Eminoğlu, Cafer, 2014, Türk Ticaret Kanununda Kurumsal Yönetim, 1. Baskı, İstanbul, On İki Levha Yayıncılık

Karasu, Rauf, 2016, TFM, Anonim Şirket Yönetim Kurulunda Belirli Grupların Temsil Edilme Hakkı, S:1, Syf 31-40

Korkut, Ömer, 2007, Anonim Şirketlerde İnançlı Yönetim Kurulu Üyeliği Ve İnançlı Üyeye Verilebilecek Talimatların Sınırı, Ankara Barosu Dergisi, 3. Sayı

Kırca, İsmail/Şehirali Çelik, Feyzan Hayal/Manavgat, Çağlar, 2013, Anonim Şirketler Hukuku Cilt 1, Ankara, Banka Ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayını

Pulaşlı, Hasan, 2017, Şirketler Hukuku Genel Esaslar, 5. Baskı, Ankara, Adalet Yayınevi

Okucu Taftalı, İpek, 2018, Anonim Şirketlerde İmtiyaz, 1. Baskı, İstanbul, On iki Levha Yayınevi

Uysal, Esra, 2016, Anonim Ortaklıklarda İmtiyazlı Paylar, 1. Baskı, İstanbul, On iki Levha Yayınevi

Yargıtay 11. Hukuk dairesi 1992/6626 E. 1993/6317 K. (Kazancı İçtihat Bankası)


[1] Ediğ, Esra, 2017, Terazi Hukuk Dergisi, Belirli Gruplar ve Azınlığı Yönetim Kurulunda Temsili, S:125 C:12, Syf 15

[2] 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu md. 360

[3] Pulaşlı, Hasan, 2017, Şirketler Hukuku Genel Esaslar, 5. Baskı, Ankara, Adalet Yayınevi, Syf 416

[4] Ediğ, Esra, 2017, Terazi Hukuk Dergisi, Belirli Gruplar ve Azınlığı Yönetim Kurulunda Temsili, S:125 C:12, Syf 19

[5] Okucu Taftalı, İpek, 2018, Anonim Şirketlerde İmtiyaz, 1. Baskı, İstanbul, Oniki Levha Yayınevi, Syf.85

[6] Pulaşlı, Hasan, 2017, Şirketler Hukuku Genel Esaslar, 5. Baskı, Ankara, Adalet Yayınevi, Syf 419

[7] Eminoğlu, Cafer, 2014, Türk Ticaret Kanununda Kurumsal Yönetim, 1. Baskı, İstanbul, On İki Levha Yayıncılık Syf.117

[8] Ediğ, Esra, 2017, Terazi Hukuk Dergisi, Belirli Gruplar ve Azınlığı Yönetim Kurulunda Temsili, S:125 C:12, Syf 20

[9] Çamoğlu, Ersin, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununda Anonim Ortaklık Yönetim Kurulunda Belirli Grupların Temsili, arslanlibilimarsivi.com

[10] Ediğ, Esra, 2017, Terazi Hukuk Dergisi, Belirli Gruplar ve Azınlığı Yönetim Kurulunda Temsili, S:125 C:12, Syf 22

[11] Karasu, Rauf, 2016, TFM, Anonim Şirket Yönetim Kurulunda Belirli Grupların Temsil Edilme Hakkı, Syf 37

[12] Uysal, Esra, 2016, Anonim Ortaklıklarda İmtiyazlı Paylar, 1. Baskı, İstanbul, On iki Levha Yayınevi, Syf.306

[13] Karasu, Rauf, 2016, TFM, Anonim Şirket Yönetim Kurulunda Belirli Grupların Temsil Edilme Hakkı, Syf 37

[14] Kırca, İsmail/Şehirali Çelik, Feyzan Hayal/Manavgat, Çağlar, 2013, Anonim Şirketler Hukuku Cilt 1, Ankara, Banka Ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayını, Syf.436

[15] Pulaşlı, Hasan, 2017, Şirketler Hukuku Genel Esaslar, 5. Baskı, Ankara, Adalet Yayınevi, Syf 420

[16] Ediğ, Esra, 2017, Terazi Hukuk Dergisi, Belirli Gruplar ve Azınlığı Yönetim Kurulunda Temsili, S:125 C:12, Syf.23

[17] Okucu Taftalı, İpek, 2018, Anonim Şirketlerde İmtiyaz, 1. Baskı, İstanbul, Oniki Levha Yayınevi, Syf.100

[18] Korkut, Ömer, 2007, Anonim Şirketlerde İnançlı Yönetim Kurulu Üyeliği Ve İnançlı Üyeye Verilebilecek Talimatların Sınırı, Ankara Barosu Dergisi, http://www.ankarabarosu.org.tr/siteler/ankarabarosu/tekmakale/2007-3/11.pdf sy.130

×

Merhaba,

Telefonda hukuki danışmanlık hizmeti vermesek de randevu ve diğer talepleriniz için Whatsapp üzerinden hızlı iletişime geçebilirsiniz.

× Whatsapp Destek